haberiniz olsun

eklenen iceriklerden haberiniz olsun.

31 Aralık 2014 Çarşamba

Bir Yılın Sonunda


 Kimimiz sofralar kurdu, marifetlerini gösterip lezzetli yemekler hazırladı. Kimimiz giyinip süslenip vur patlasın çal oynasın oldu.

 Kimimiz ailesi ile huzurlu, arkadaşlarıyla eğlenceli, çocuklarıyla mutlu, sevgilisiyle romantik bir akşam yaşarken, kimimiz yalnızlığın kâh tadını çıkardı, kâh lanet okudu yanlızlığına.

 Kimimiz kafa bin dünya şişenin dibini gördü, kimimiz iki muhabbetin belini kırdı, kimimiz de umursamadı yılbaşını uyuya kaldı televizyon karşısında.

 Kimimiz hoşnut olmadı yılbaşı eğlencesinden, noel kutlanmaz bizde dedi. Kimimiz Mekke'nin fethini anıp dua etti. Kimimiz şükretti Allah'ın verdiği nimetlerine, kimimiz de noel baba kovaladı sokaklarda, o da olmadı maketini yaktı.

 Kimimiz hüzünlendi geçen zamana bir sigara yaktı. Kimimiz saat 12'yi göremeden uyuya kalan yavrusunun alnına bir öpücük kondurdu. Kimisi sevdalısına sıkı sıkı sarıldı, kimisi geçen sene kaybettiklerini andı gözü yaşlı. Kimisi de karnında ki bebeği sevdi büyük bir umut ve heyecanla.

 Ve bir yıl daha bitti.

 Hoş görü, adalet, barış ve dostluğun hiç bitmediği bir yıl olması dileğiyle.

 Mutlu Yıllar



30 Aralık 2014 Salı

Yeni Bir Yıl

 Kimisi için yeni bir yıl heyecan demektir. Umutla bakar hayata. Hayaller kurar yeni yılın her bir günü, her bir dakikası için. Yeni yılla birlikte yenileneciğini hisseder. Söz verir kendisine bu yıl daha iyi olacaktır artık.

 Kimisi de buğulu camın arkasından hüzünlenir yeni gelen yılla birlikte. Zamanın acımasızca akmasından yakınır. Bir yıl daha azalmıştır ömründen. Söz verir kendisine, boşa geçirmeyecektir artık vaktini.

 Yeni bir yıl, kainatta küçücük bir zaman dilimidir ama biz fâniler için koskoca hayaller ve umutlar barındırır içinde.


 Sağlığınızın yerinde, umutlarınızın tükenmediği, hayallerinizin gerçekleştiği bir yıl daha geçirmeniz dileğiyle.






26 Aralık 2014 Cuma

Yeni yılda habersiz de modasız da kalmayın!

Haberleri takip etmek için kullanılabilecek en iyi uygulama Hürriyet E-gazete olsa gerek. Hem basılı gazete okuma keyfini yaşarken, hem de güncel haberlere ulaşabilme imkanı sunuyor. Uygulamanın son güncellemeleri ile de; hava durumuna, burcuma, finans haberlerine ve sinema rehberine ulaşabiliyorum. Hürriyet E-Gazete'nin en güzel yanı da (sona sakladım) bir sonraki günün haberlerini 00:00'da alınıyor olması. 

Şimdi de sizi Hürriyet E-gazete'nin yılbaşı paketi ile tanıştırmak istiyorum. Bu pakette Hürriyet E-Gazete'nin yanı sıra, Elle ve Atlas dergilerinin dijital kopyası var :) 

Haberleri ve gündemi hem gazete okuma keyfini yaşayarak takip etmek isteyenler, hem de ben gazetemi okurken bir yandan da falıma da bakarım, filmlerden de haberim olur diyenler yılbaşı paketini kaçırmasın derim! Hem de kısa bir süre için sunulan bu paketi alıp, gazete keyfini sürerken modayı Elle ile takip de edebilir, Atlas okuyarak da farklı keşifler yaşayabilirsiniz. 

Yeni yılda sevdiklerine sevdiğin şeyleri hediye etmek de adettendir. Siz de arkadaşlarınıza ve gazetesiz olmaz diyen aile üyelerinize 6 aylık veya 1 yıllık versiyonları olan Hürriyet E-Gazete paketlerinden birini hediye edebilirsiniz. Her gün kullandıkça sizi hatırlasınlar

Daha ayrıntılı bilgi almak için sitelerini ziyaret edebilirsiniz.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

25 Aralık 2014 Perşembe

Son Tunik Bükücü / Dikiş Denemeleri

 Evet efendim, Merhabalar

 Yaklaşık bir iki aylık bir aradan sonra dikiş makineme oturdum ve yarım kalmış tuniği bitirmeye karar verdim. Tabi anladım ki bu kadar ara vermek insanı paslandırıyormuş.

 Herneyse dergiden beğenip "Of cillop gibi tunik, ben bunu dikerim" dediğim tuniği sonunda diktim. Birde ne göreyim, tunik dergide ki bayanda durduğu gibi bende durmuyor. O bayanda sanki  Olivia Palermo giymiş gibi duruyor. Bende, komşuya dedikoduya gitmiş, delimsirek ev kızı Nuriye gibi duruyor. Hemen yakamdan tutup yırtasım geldi. Ama yırtsam kumaşa yazık, çöpe atsam poşete yazık mantığıyla bu fikirden vazgeçtim.



  Sonra  ne mi oldu? Aldım elime çakıyı, tak tak tak. Şaka şaka. :)


 Aldım elime makası dikmesini bilmeyen katina misali başladım kesmeye. Oldu sana tunik, hırka. O da yetmedi kumaşı kalın seçtiğimden kolları r&b kıyafetleri gibi duruyordu. Onları da söktüm.

 Sonuç oldu size koza modeli hırka. Buyruuun,


Ama ben bunu böyle değil, Sherlock misali atkı veya şalla kullanacağım. İşte böyle.





24 Aralık 2014 Çarşamba

Blogumda Kırılma Noktası

 Uzun zamandır yazmıyordum artık yavaş yavaş geri dönüş yapmaya başlıyorum. Alaz'ın yaramazlıklarını bahane etmeyip daha programlı bir şekilde pek çok şeye vakit ayırmaya karar verdim. 

 Bunların başında tabi ki çok sevdiğim bloguma vakit ayırmak geliyor. Son dönemlerde her ne kadar modayı çok sevsem de, sadece moda üzerinde yazı yazmaya çalışmak beni epey bir kısıtlamaya başlamıştı. Bu durumda blogda kısır döngüye neden olup daha ruhsuz postlar yazmama neden oluyordu. 

 Hâl böyle olunca blog yazmak keyif yerine kabusa dönmeye başlamıştı. Zaten son bir kaç aydır bu ruh hali nedeniyle moda üzerine yazmamaya başlamıştım. Sonuçta biz kadınız ve birden fazla renkleri bünyemizde barındırıyoruz. Neden engel olalım ki?



 Bir şeyi iyi yapmak istiyorsak gerçekten o işten keyif almamız şart. Yazılarımı keyifle yazdıkça, sizler daha keyifle dönüyorsunuz ve bu çok mutluluk verici. Sonuçta burası benim iş yerim değil veya her ay sabit bir maaş almıyorum. O yüzden neden kendimi bu kadar kısıtladığımı anlam veremiyorum ki zaten günlük hayat yeteri kadar kısıtlayıcı.
 
O yüzden blogu revizyondan geçirip, yeni bir anlayış ile tekrar "Merhaba" diyorum.:)

 Artık her telden yazılar olacak. Dikiş, moda, hobi, kitap, sanat, sosyal problemler, annelik, kadın olmak, diyet vs. yine herşey olacak. Ama daha samimi, daha içi dolu ve daha yoruma açık. 

 Bu platformu ve sizlerle vakit geçirmeyi seven biri olarak,

 Nerede Kalmıştık???

 

 

 

22 Aralık 2014 Pazartesi

Ev İçi Yaşam Alanında Darbe ve Sonrasında Revizyon

 Evet biraz ürkütücü bir başlık attığımın farkındayım ama iki haftadır ruh halim bu başlık gibiydi. Neden mi?

 Efendim, Alaz'ın büyümesi ıvır zıvır ve oyuncaklarının artması, bunun yanı sıra artık beşiğinde yatmak istememesi, ayrıca dergiler, dikiş makinesi ekipmanlarının, kumaşların, ayakkabı ve giysilerin gün geçtikçe çoğalması evde yaşam alanımızı daraltmaya başlamıştı.

 Hâl böyle olunca etraf çabuk dağılmaya, dolaplar tıka basa doldurulmaya ve sürekli bir yerleri değiştirerek kendimize yaşam alanı açmaya çalışıyorduk. Tabi ki bu tarz olaylar gün içersinde daha çok yorulmama ve hiçbir şeye verimli vakit ayıramamaya neden oldu.

 Peki, Sonra Ne Mi Oldu ???

 Tabir-i Caizse "Bana Geldiler."


 Bu işin kesin çözümü, bütün evde ki eşyaları gözden geçirmekle hallolacağına kanat getirdik. Pinterest ve çesitli bloglardan, ev organizesi hakkında yeterli araştırma yaptıktan sonra işe koyulduk.

 İlk başta Alaz'ın dolabını değiştirip daha kullanışlı bir dolap aldık. Beşiğini iptal ettik ve normal bir yatak koyduk. Oyuncak ve ıvır zıvırları için taşınabilir ve temizlenebilir sepetler aldık.

 Ayakkabı ve montlarımız için de evde bir işe yaramayan portmantoyu değiştirip kapsamlı bir dolap koyduk.

 Sıra geldi "detoks" olayına.

 Giymediğimiz ne kadar kıyafet varsa tek tek baktık. Bir kısmını ihtiyaç sahibine verdik bir kısmını attık. Aynı işlemi ayakkabı, dergi, kutu, oyuncak, ilaçlar vs.  içinde yaptık.

 Küçük organizer kutular, dolap ve ayakkabı düzenleyicileri, pratik raf üniteleri, çeşitli ebatlarda kutular ve askılar kullanarak da evde baya bir yer açtık. Sonuç mükemmel.

 İki haftanın sonunda rahat ve pratik bir ev düzeni oldu.


 Ama bu kadar yorulup emek harcamak ne yazık ki beni mutlu etmedi. Biz ki tasarrufu görerek ve bilerek büyümüş bir toplumuz ne zaman bu kadar israfçı ve tüketim delisi olduk bilmiyorum. Aldıklarıma ve giymeyip verdiğim kıyafetlere bakınca resmen kendimden utandım. Resmen birşeylerin kölesi olduğumuzu düşünmeye başladım.

 Artık gerçekten ihtiyaç için mi alışveriş yapıyoruz.

 Madem popüler kültür yüzündense, ve popüler kültürün dilinden cevap vereceksem eğer. Neden "Amelie" gibi ufak şeyler ile mutlu olmak yerine tüketim canavarı "Carrie Bradshaw" gibi oluyoruz veya olmaya çalışıyoruz.





                                Neden Hep Daha Fazlası ???









13 Aralık 2014 Cumartesi

Blog Keşif Etkinliği

 Merhabalar

 Benim de çok sevdiğim ve faydalı bulduğum, Blog Keşif Etkinliği'ni bu kez sevgili blogger Sevdican gerçekleştiriyor.

 Ben büyük bir keyifle katıldım ve sizleri de bekliyorum. 

 Buradan ulaşabilirsiniz.

 Sevgiler.:)



 

9 Aralık 2014 Salı

Silverline ve Yağız İzgül ile "Hikayesi Tadında Yemekler"

Bugüne kadar teknolojik, fonksiyonel, şık ve çevreci ürünler ile mutfaklarımıza ulaşan Silverline, şimdi de “Hikayesi Tadında Yemekler" ile yine bizlerle.  

Bir boomads advertorial içeriğidir.

4 Aralık 2014 Perşembe

Alaz 2 yaşında

 Geçen hafta Alaz'ın doğum günüydü ve ne zaman iki yaşına geldi anlamak mümkün değil. Doğum günü için kızıma tütü giydirip, hello kitty'li bir pasta ayarlayıp, etrafı cicili bicili süslerle süsleme niyetim vardı.

 Ama ne yazık ki Alaz'ın bu konulara pek de hazır olmadığını anladım. Ilk deneme amaçlı tütü giydirdiğimde saatlerce ağladı, pastayı hiç sevmiyor ve doğum günü süsleri onun için hiç ama hiç anlam ifade etmiyor. Hâl böyle olunca onun mutlu olması önceliğimiz oldu ve bu tarz fikirleri biraz daha büyüdüğünde kendisi isterse yapmaya karar verdik.




 Biz de Alaz'ı doğum gününde en rahat ve en sevdiği kıyafetleri giydirip kilometrelerce uzakta ki büyükleri ziyarete götürdük. Hem onlar hem de Alaz çok iyi vakit geçirdiler. Hava soğuk olduğundan pek dışarı çıkamadı ama evlerde koltuk tepelerinden inmedi. Doğum günü pastasız olmaz dedik mini pastalar kestik. Her ne kadar pastaları yemek istemese de, mum üflemekten çok keyif aldı. Yeni oyuncakları ile bol bol oynadı ve geç saatlere kadar dilediğince vakit geçirdi, güldü ve koşturdu. Akabinde uykusu gelince sarıldı ve öptü. O gece mutlu bir şekilde deliksiz bir uyku çekti. O mutlu oldu ya bu bizim için yeter.


İyi ki doğdun güzel kızım...




1 Aralık 2014 Pazartesi

Aralık

 Kara kış yüzünü göstermeye başladı. Ağaçlar yapraklarını çoktan döktü, sert rüzgarlar hissediliyor, gündüz kendini geceye teslim ediyor ve bizler yine zamanın ne kadar çabuk geçtiğini düşünüp hayıflanmaya başlıyoruz. 


 Daha geçen kara kışları unutmamışken yenisini eklemeye başlıyoruz belleklerimize. Hâl böyle olunca korkuyoruz biraz da sona yaklaşırken. Zaman, düşmanımız oluyor kışın. Düşündürtüyor soğuk yağmurlar ve fısıldayan rüzgarlar yaptıklarımızı ve yapmaya niyetli olduklarımızı. Pişmanlıklarımız, acılarımız... Hele onlar yok mu? Gün yüzüne çıkıyor sanki yağan kar ile birlikte. 

 İçimize kapanıyor, yorganın altında saklıyoruz umutlarımızı. Kapatıyoruz kapılarımızı cümle âleme. Bir maske takıyoruz yüzümüze, maskenin ardında hesaplaşıyoruz kendimizle ayaz gecelerde. Bazen gözyaşlarımız buz, sesimiz uğultu, rüyalarımız sis oluyor. Ama büyük bir dalga, kuvvetli bir rüzgar kendimize getiriyor bizi. 


Seviyorum tüm karamsarlığına rağmen kışı. Biliyorum ki akabinde bahar gelecek. Biliyorum ki her sıkıntının sonu ferahlık olacak ve biliyorum ki her son bir başlangıcın habercisi.

Her zaman kış olmalı ki, Umudumuz olsun gelecek baharlara. 

Hoşgeldin
 Aralık



28 Kasım 2014 Cuma

Tag: Me Time

 Sevgili Miss Tuti tarafından tag'lendim. Beni eklediği için çok çok teşekkürler.:) Hazır Alaz oyuncakları ile oynarken bir an önce soruları cevaplayayım. 





    Kendime ayırdığım zamanlarda,

1. Yalnızken ne izler ve okursun?


Son zamanlarda eşimle izleyemediğiz veya yarım bıraktığımız dizileri bitirmeye çalışıyoruz. House of Cards, Breaking Bad ve Game of Thrones takip ettiklerimizin arasında. Bugünlerde de Sherlock izliyoruz. 

Bunun dışında zaten çok uzun bir süredir televizyon izlemediğimi farkettim. Dünyada da  benzer örnekleri olan "Yetenek Sizsiniz" ve "Bu tarz benim" gibi programların yeni yetişen nesil için bonzai kadar tehlikeli olduğunu düşünüyorum. 

Kitap okumayı çok seven biri olarak son dönemlerde Game of Thrones'un da etkisiyle Buz ve Ateşin Şarkısı serisini okumaya başladım. Sanırım puzzle ve bulmaca meraklısı biri olduğum için, westeros diyarında demir tahta kimin oturacağını bulmaya çalışmak epey bir eğlenceli.:) 


2. Kendine ayirdigin zamanlarda ne giyersin?

  Bol, rahat ve pamuklu kıyafetler.


3. Me-time güzellik ürünlerin nelerdir?

Çok kuru bir cilde sahip olduğum için nemlendiricileri mecburen kullanıyorum. Acı badem sütünün üstüne losyon tanımıyorum. 



 4. Aktüel en sevdigin ojen hangisidir?

Yıllardır flormarn bordo tonlardaki ojelerini severek, hala daha kullanıyorum.



 5. Kendine ayirdigin vakitte ne icer veya ne yersin?

Kahve, kahve, kahve.:) Çok kahve içmek istersem filtre, ayılmak istersem espresso, keyif yapmak istiyorsam dibek, hafif içmek istiyorsam latte. Evet, özellikle de yeni çekilmiş kahveyi çok seviyorum.
  

 6. Aktüel en sevdigin mum hangisidir?

Evde fişek gibi bir kız olunca mum da olmuyor.

  

7. Yalnizken disarida da vakit gecirir misin?

Eskiden sıkça yaptığım bir aktiviteydi. Ama artık pek mümkün olmuyor. 

  

8. Tek basina sinemaya film izlemeye gider misin?


Giderdim. Cok uzun zaman oldu :)
  

9. En sevdigin online-shop?

Bir sürü yerden alışveriş yaptım. Ama kargo olarak hepsiburada yı daha cok seviyorum. Yaşadığım şehirde ne yazık ki kargo başlı başına bir problem. 


  

10. Eklemek istedigin bir seyler var mi? Kendine ayirdigin vakitte daha neler yaparsin?

Kendime vakit ayırabilsem yapmak istedigim o kadar çok şey var ki? En başta dikiş dikmek ve akabinde farklı tasarımları takip etmek hatta tasarlamaya çalışmak.

Ben de, takip etmekten keyif aldığım taglıyorum. 

http://yaseminselmuhabbet.blogspot.com.tr
http://mimiklibocek.blogspot.com.tr

Sevgiler...

23 Kasım 2014 Pazar

YENI FILM SITEMIZ

YENI OYUN SITEMIZ

20 Kasım 2014 Perşembe

2 Yaş Sendromu ve Ben

 Evet son zamanlarda, blogda dahil pek çok şeye vakit ayıramıyorum. Yapmak istediklerim sadece aklımda kalmaya başladı. Bazen niyetlenip yapmak istesem bile kendimde o enerjiyi çoğu zaman bulamıyorum. Özellikle son bir iki aydır postlarımdaki azalma belki dikkatinizi çekmiştir.




Peki neden mi böyle bir döneme girdim?

 Alaz, bir hafta sonra tam 2 yaşında olacak. Açıkçası ne ara büyüdü hala aklım almıyor. Daha mutlu, sağlıklı, huzurlu yıllar görmesi en büyük temennim.

 2 yaşında olmasının verdiği coşkuyla birlikte, bebeklikten çocukluğa hızlı bir geçiş yaptık. Artık kolay kolay ikna olmuyor, bir şeyi istediğinde derdini ağlayarak anlatıyor, olmayınca da kendini yerlere atıyor. Tabi bu kadar huysuzluğun yanına duracell pili takmış tavşan misali enerji patlaması olunca degil yapmak istediklerime vakit ayırmak, bazen zaruri işlere bile vakit ayırmıyorum. Eğer ki gece çok sık kalkıp doğru düzgün uyumadıysa güne 1-0 yenik başlamış oluyorum.

 Hal böyle olunca günün nasıl geçip bittiğini bile anlamak da zorlanıyorum. Evet bugünlerde elbette geçecek biliyorum. Ama bazen insan cama çıkıp avazı çıktığı kadar bağırmak istemiyor degil. :)


11 Kasım 2014 Salı

Tunik Dikimi

Uzun bir aradan sonra diktigim bir tunik ile tekrar karşınızdayım. Kumaşta dikkat çekici renkler ve dinamik bir baskı olunca modeli basıt tutmaya çalıştım.Burda dergisinin ilk "Dikiş Okulu" serisinde bir modelin kalıbını bu kumaş için kullanmaya karar verdim.



Daha önce hiç yarım kol dikişi yapmamıştım. Bu tuniğin dikiminde nasip oldu. 

Model zaten oldukça basit. Bir tek, göğüs kısmında iki pens var. Yakayı pervazla dönüp, arka dikişi gizli fermuar ile tamamladım. 

Bu tuniği genelde siyah biker ceket ile tamamlamayı düşünüyorum.

Geriye bir miktar daha kumaş kaldı. Onla da Alaz'a bir şeyler dikip en kısa zamanda arz-ı endam edeceğiz efendim. 

Sevgiler, 
:) 




9 Kasım 2014 Pazar

Saygı ve Özlemle Anıyoruz...


6 Kasım 2014 Perşembe

Bir Fikriniz Var Mı?

 Son zamanlarda Alaz'ın huysuzluk ve uykusuzluk problemleri ile beraber kendimi iyice halsiz hissetmemden dolayı dikişe vakit ayıramıyorum. Hala daha bir elbisenin bitiş fermuarını bile dikmek zor geliyor. Sanırım ara ara hepimiz bu tarz dönemlerden geçiyoruz.

 Dikiş dikmeye enerji bulamayınca, bende eldeki kumaşlardan neler dikebilirim diye düşünmeye başladım.



 Bu iki kumaşla ne yapacağım konusunda kararsız kaldım açıkçası.Sizlerin de fikirlerini almak benim için çok yararlı olacaktır.

 "Acaba bu iki kumaştan ne dikmeliyim?:) "

 Cevaplarınızı büyük bir heyecanla bekliyorum.
 Sevgiler,

:)


Akdeniz Usulü Fırında Palamut

 Dikişe biraz ara verdiğim bu dönemde tekrar sağlıklı bir tarif ile karşınızdayım. Palamut herkesin severek yediği bir balık değil her ne kadar faydalı olsa bile. Çok lezzetli olduğunu da söyleyemeyiz. O yüzden mısır unu ile yemeyi daha çok severiz. Ama bu da bizim için sağlıksız bir seçenek olur genelde.

 O yüzden tatsız balıklar için hazırladığım bu tarifi sizlerle paylaşmak istedim. Genelde pek çoğumuz fırında balık yapmayı severiz ve biliriz ama Balkan kökenli ve Akdenizliler balık tariflerine daha da çeşni ekliyorlar.



Şimdi de tarife geçiyorum.:-)


2 adet iri palamut veya 4 adet çingene palamudu
2 adet orta boy patates
1 adet soğan
1 adet domates
2 adet yeşil biber
1 adet kırmızı biber
Yarım çay bardağı çekirdeksiz zeytin
4 diş sarımsak
Maydanoz
Kırmızı pul biber, karabiber, kişniş, tuz
Limon
Zeytinyağı


Palamutların içlerini temizleyip, bolca tuzlayıp bir borcamın içine ve fırın kağıdının üzerine yerleştiriyoruz. Böylelikle balık suyunu salıp kurumayacaktır. 


Bir kase içinde zeytinyağı, baharatlar, sarımsak, zeytin, tuz ve maydonozu karıştırıyoruz. Bu karışımı balığın her tarafına sürüp özellikle temizlenmiş iç kısmına döküp kürdanla balığı tutturuyoruz.


Kalan sebzeleri de doğradıktan sonra fırın tepsisine dizmeye başlıyoruz. Kalan zeytinyağlı karışımıda yerleştirdigimiz sebzelerin üzerine döküp, 180 derecelik fırında patatesler pişene kadar (tahmini 45 dakika veya biraz daha fazla) pişiriyoruz. Bugulama olmasını istiyorsanız üzerini folyo ile kapatıp pişire bilirsiniz.

Afiyet Olsun. :-) 
Sevgiler, 








3 Kasım 2014 Pazartesi

Stilistlik Çizimleri Üzerine Başlangıç

 Son zamanlarda uykusuzluk, halsizlik ve moral bozukluğu derken dikişe pek vakit ayıramadım. Ama dikişi destekleyen başka bir alana ilgi duymaya başladım. Özellikle dikiş dikmeye baslamadan önce modeli kafamda belirleyip dikişe öyle başlardım. Tabi dikiş sırasında aklımdan geçen fikirleri uygulamada ya unutur ya da toparlayamazdım.

 Hâl böyle olunca teknik çizim kısmını geliştirmeye karar verdim.


D&R'dan Akgün Aytuğlu'nun Stilistlik Çizimleri için Hazır Figürler Notları Başlangıç için iyi olabilir diye düşündüm. Şimdilik temel mantığı anlamaya çalışıyorum. 



Bugünlerde... İnstagram'da

 Bir haftadan fazla bir süredir pek blogla ilgilenemedim. Eşimin dedesinin vefatı ve üstüne benim rahatsızlanmam bunun başlıca sebebi. Ama artık yavaş yavaş çok sevdiğim bloguma dönüş yapmaya başladım.





Geçen hafta Ankara'da, çok sevdiğimiz arkadaşlarımızı ziyarete gitmiştik. Ankara'ya gitmişken Anıtkabir'i ziyaret etmeden olmaz diye düşündük. Alaz'ın da ilk Anıtkabir ziyaretini gerçekleştirmiş olduk böylelikle. Alaz'ın aklı yavaş yavaş ermeye başladığına göre Anıtkabir ziyaretlerimizi sıklaştırmaya karar verdik. 


Bu sıralar Alaz'ı emzirmeden kestiğim bir dönemdeyiz. Ben her ne kadar erken bıraktırmak istemiş olsam da, doktorumuz bu zamana kadar devam etmemi söylemişti. Açıkçası ilk bıraktırmaya niyetlendiğim zaman huysuzlaşacak diye çok tedirgin olmuştum. Ama korktuğum gibi olmadı. Hiç bir sıkıntı yaşamadım. Sanırım bunda yazdan beri gündüz emzirme olayından vazgeçmemin etkisi büyük. 



Kara kış yüzünü göstermeye başladı. Hava güneşli bile olsa soğuklar kendini hissettiriyor. Hâl böyle olunca salgın hastalıklar da baş göstermeye başladı. Kapalı ve kalabalık mekanlardan olabildiğince uzak durmaya çalışıyoruz.


Evde ektiğim tohumlar minik minik filizlenmeye başladı. Umarım yaza kadar kocaman olup çiceklenirler. 


Artık mümkün değil bebek arabasında uyumuyor. Şu sıralar yer mekan farketmez kucakta bu şekilde sızmak en çok yaptığımız şey. Umarım bu dönemi de atlatırız.


Anıtkabir'den severek aldığım ve kolumdan çıkarmak istemediğim bir saatim oldu artık. Son zamanlar da takmaktan keyif aldığım nadir aksesuarlardan biri. 






30 Ekim 2014 Perşembe

Ton Balıklı Ezme (Az Kalorili)

 Alaz'a hamile kaldığımdan bu yana sağlıklı tarifler araştırmak en sevdiğim işlerin başında gelmeye başladı. Ayrıca sizin de benim gibi iştahsız bir çocuğunuz varsa, bir sebzeyi yedirmenin bin bir yolunu araştırır hale geliyorsunuz.

 Son zamanlarda özellikle ton balığını sevmeyenler için değişik bir tarif keşfettim. Ve üstüne benim eklemelerimle birlikte sandaviç, makarna veya salatalar için lezzetli bir ezme tarifi ortaya çıktı. Yapılışı oldukça basit tarife geçiyorum.



(2 kişilik tarif için )

2 orta boy konserve light ton balığı
2 diş sarımsak
2 adet yeşil soğan
3 çorba kaşığı süzme yoğurt
Yarım su bardağı ufalanmış beyaz peynir
1 tatlı kaşığı Dijon hardalı
Kıyılmış Dereotu
 1 adet ince ince doğranmış biber
Bir miktar kıyılmış taze fesleğen
Yarım su bardağı ufalanmış ceviz
Bir miktar zeytinyağı 
Tuz

Bütün malzemeyi karıştıyoruz ve ezme kıvamına getiriyoruz. Bu tarz bir ezmenin yanına özellikle kızartma ve Hellim peyniri ile servis yapın.

Afiyet Olsun

29 Ekim 2014 Çarşamba

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun.

             Birlik ve Beraberlik İçinde Daha Nice Bayramlara...


27 Ekim 2014 Pazartesi

Mim Zamanı

 Sevgili Hanesus  çok güzel bir konu ile beni mimlemiş ve kendisine çok teşekkür ediyorum. Büyük bir keyifle soruları cevaplamaya başlıyorum. 


Müzik denildiğinde aklınıza gelen tek kelime?

  Hayat.

 Evet müzik denildiğinde aklıma gelen tek kelime hayattır. Müzik hayata daha farklı bir pencereden bakmak demektir bence. 



Hiç müzikten bıktığınız oldu mu veya ara verdiğiniz?

Müzikten hiç bıkmadım. Fırsat buldukça dinlemeye devam ediyorum. 


Hayatınız boyunca hayranı olduğunuz bir ses sanatçısı oldu mu?

Posterini odanıza astığınız fan türünden yani.

"Teenager" olduğum dönemlerde Şebnem Ferah'ın sesini çok begenirdim ve keyifle dinlerdim. Daha uzun vadede düşünürsek hala daha Jim Morrison hayranı olduğumu söyleyebilirim.


Kitap okurken müzik dinler misiniz?

Evet dinlerim. Özellikle okurken enstrumantel müzik dinlemek çok keyifli oluyor.

Çok klasik ama yine de sormak istiyorum. Sizin türünüz hangisi?

Her zaman 60'lı ve 70'li yıllara ait rock müziği şarkılarını dinlemeyi sevmişimdir. Özellikle "psychedelic rock" favorim. Sanırım ölene kadar The Doors, Pink Floyd ve The Who dinlemeye devam edeceğim. 


Asla dinlemem dediğiniz bir tarz var mı?

Asla dinlemem dedigim bir tarz yok. Ama saçma sapan sözleri ve kötü bir bestesi olan hiç bir şarkıyı dinlemem hangi tarz olursa olsun. Özellikle son yıllarda ne yazık ki bu örneklerden çok var. 



Size bir şarkıcı olsanız kim olmak isterdiniz desem?


 Belirli bir kişi yok. Yasmin Levy'nin sesini, Roger Waters'ın yeteneğine, Jim Morrison'un şair ruhuna, Madonna'nın sahne performansına sahip olmak isterdim. :)


İmkanınız olsa ülkemizde müzikle ilgili neyi ve neleri değiştirmek isterdiniz?

Önüne geleni şarkıcı yapmazdım. Ciddi bir mülakattan geçmelerini isterdim. 


Bu şarkı benim dediğiniz bir şarkı var mı?

The Doors grubunun "The End", The Cranberries'e ait " Like Dying İn The Sun" ve Barış Manço "Dönence"


Tvlerde bol bol yayınlanan Talk Show  programları hakkında ne düşünüyorsunuz? Özellikle sunucusunun ses sanatçısı olan programlardan bahsediyorum.


Televizyon izlemiyorum.

Kim şarkı söylemesin sorusuna vereceğiniz ilk isim kim olur?

Tuba Ekinci, Serdar Ortaç ve benzerleri. 

Bende aşağıdaki blogger arkadaşları mimliyorum.


Sevgiler:-) 












25 Ekim 2014 Cumartesi

Ödüllendirildim :)

Bir haftadır cenazemizin olması ve hastalıktan dolayı bloguma giriş yapamamıştım. Ama bu sabah Misstuti, Süslü Şirine ve Dilek Eren beni ödüllendirerek beni gülümsetebildiler. :)



Bu ödülün bazı minik kuralları varmış.

1) Ödülün fotoğrafını yayınlamak
2) Size ödül veren bloğun bağlantısını eklemek
3) 15 bloğa bu ödülü dağıtmak.

İşte bu kadar. 

Evet bende vazifemi yerine getireyim ve listemi hazırlayayım. Geç yayınladıgım için muhtemelen isminiz olacaktır. 


Şimdiden Teşekkürler:)

11 ) Hanesus
15 ) Gooogoook



15 Ekim 2014 Çarşamba

Mimlendim! :)

 Evet, kaş göz arasında Sevgili MissTuti  tarafından mimlenmişim. Sıkılıyordum bu aralar iyi oldu benim için Teşekkürler:)




Bu aralar hayatında neler oluyor, seni nasıl etkiliyor bu olaylar?
Çocuk olduktan sonra hayatımızın merkezi o oluyor. Bütün gününü ona göre ayarlıyorsun. Son zamanlarda özellikle Alaz'ın 2 yaş sendromu halleri eklenince bazı günler oldukça yorucu geçe biliyor. Bazen işi hayatını bırakmış olmanın keyifsizliğini hala yaşıyorum. Bazen de iyi ki ara vermişim ve kızımla doya doya vakit geçiriyorum diyorum.


Hayatın senin için ne kadar önem arz ediyor?

Anne olmadan önce bu konuda daha esnektim. "ne olacak ki?" düşüncesiyle yaklaşırdım. Ama kızım olduktan ve onun bana ihtiyacı olduğunu bildiğim için hayatımda ki kararları daha realist olarak vermeye başladım. O yüzden hayatım ve hayatımda aldığım sorumluluklar benim için önemli.

Kendini bir kenara çekip düşündüğün olur mu?

Her zaman:)

Nefret ettiğin bir alışkanlığın var mı?

Olmaz mı? Sonuçta makine değil insanız. Tabiki de zaaflarımız ve nefret etsek bile bırakmadığımız alışkanlıklarımız var. Ama ben o kadar takılmıyorum. Şu an üstesinden gelebilirim gözüyle bakıyorum. Eğer üstesinden gelemezsem o zaman sıkıntı var demektir.

Bu hafta içinde neler yaşadın?

Yorgunluk, uykusuzluk ve bol bol koşturmaca.

Hayat? 

Sen ne düşünürsen O'dur. :)

Son zamanlarda bir değişikliğe uğradığını hissediyor musun?

Evet kilo aldım. Bu durumdan çok rahatsızım aslında :)

Hayattan beklentin neler?

Cekirdek ailem için sağlık, mutluluk, huzur. Başka ne önemli ki?


Eveeet ben buradan muhteşem dikişleri arasında bize birazcık zaman ayırması için Harika Oldu ile ,

Samimi bir blogger olan Modahiçdeğil mimledim.

İstiyorsanız siz de yapabilirsiniz.

Sevgiler :)


Bayramdan Geriye Kalanlar / Giydik Çıktık Part 49

 Bu bayram bizim için viral enfeksiyon ile mücadele olarak geçti. Daha yeni yeni toparlanabildiğimiz içinde bayram postunu geç yazmak durumunda kaldım. Etrafta dolanan salgından en başta Alaz olmak üzere hepimiz nasibini aldık. O yüzden genelde durgun ve bol istirahatlı bir bayram oldu.

 Hem hasta hem de hava serin olunca fotoğraf çekme işini evde tamamlayabildik. Anne kız bu kez keyifsiz olduğumuzdan pek iyi fotoğraf veremedik. Bu sefer böyle oldu.



Alaz'a diktiğim elbisenin kumaşından kendime de elbise dikmeye niyetim vardı. Bayram öncesi yetişmeyince artan kumaştan biçtiğim kalem eteği bitirmeye karar verdim. Yola çıkmadan iki saat öncesinde eteği tamamlamıştım.


Daha önce diktiklerimle aynı olsa bile yine de bayram için uygun oldu. 


Bayram süresince kızımın eğlendiği bir kaç kare fotoğraf yakalamak bile bizi mutlu etmeye yetti. 


Jean gömlek :Koton
Hırka : Batik (Geçen sezon) 
Etek : Diktiklerimden

Alaz'ın 
Elbise: Diktiklerimden
Balıkçı yaka penye :C&A

13 Ekim 2014 Pazartesi

2014-2015 Sonbahar/Kış Takı Modası (Part 1 )

 Gecen sezon olduğu gibi bu sezonda altın ve avangard takıların hakimiyetini görüyoruz. Statement kolyeler yine dikkat çekici. Özellikle folk, etnik ve bohem tarzda takılar sezonun en önemli parçaları arasında. Kızılderili kabilelerinden ve 70'li yılların etnik tasarımlarından ilham alınarak sunulan takılar favoriler arasında yer alacak gibi görünüyor.

 2014-2015 Sonbahar/Kış sezonunda hangi tasarımcı hangi takı modelleri ile sezona giriş yapmış hep beraber bir göz atalım.



Doğadan ve masalsı figürlerden etkilendiği takılar. Kuru kafalar bu sezonda favori.


Mekanik parçalardan ilham almış.


Minimalizm ile altın bir arada.


Avangard floral detaylı küpeler bu sezonda karşımızda.


Etnik takılar sezonun en önemli parçaları. 


Etnik detaylar modern figürler ile birleşiyor.


Siyahın hakimiyeti bu sezon sıkça karşımıza çıkıyor.


Geçen sezon olduğu gibi bu sezon da fildişiler koleksiyonlarda.


Tüy detaylı takılar favoriler arasında.


Farklı materyaller bir arada. 


Mesajlar ve seksenli yılları anımsatan takılar dikkat çekici


Statement kolyeler her yerde.


Renkli tasarımlar 


Klasik mücevherler


Yazılı Moschino'lar


Avangard ve gösterişli takılar


Vahşi doğanın etkileri


Maskulen tasarımlar


Göz alıcı, zümrüt yeşili takılar


Bizans ve Ortaçağ'dan ilham alınmış koleksiyonlar



Altın tasarımlar








Kaynak: Netaporter