haberiniz olsun

eklenen iceriklerden haberiniz olsun.

29 Nisan 2014 Salı

Kısa Kısa, Bugünlerde...

1 -Sabah kalkıp camı açtığımda ilk işim gökyüzüne bakmak oluyor.


Eğer böyle bir gökyüzü ile karşılaşırsam,  kendimi daha enerji dolu, keyifli ve mutlu hissediyorum. Hava olaylarının insan ruhu halini bu kadar etkileme gücüne şaşıyorum. Ama biz insanoğlu maymun iştahlıyızdır. Parlak ve güneşli gökyüzünden sıkılıp kara bulutlu yağmur havası bile isteriz.:)


2 - Kimisi araka der, kimisi de bezelye. Aslında isminin ne olduğuna çok takılmıyorum. Bu mevsimde enginardan sonra en sevdiğim yemek. Tabak tabak yiyebilirim. 


3 - Yeşil erikle her ne kadar aram pek iyi olmasa da çilek favorim. Bu bölgede Osmanlı Çileği diye bir tür çilek türü var. Boyut olarak diğer çileklerden daha küçük ve daha çabuk bozuluyor. Ama harika bir tadı ve kokusu var. Asıl yeri Karadeniz Ereğli. İmkanınız varsa deneyin mutlaka.


4 - Son dönemlerde hamilelik kilolarımdan kurtulmak adı altında bol bol yeşil çay içmeye başladım. Kesinlikle faydasını görüyorum. Hem sakinleştiriyor hem de daha hızlı kilo vermeme yardımcı oluyor.


5 - Madem bahar geldi. Bahar mevsimine uygun kitaplar okumanın da zamanı geldi. Nedense elim bugünlerde bu tarz kitaplara gidiyor. Okuduğum kitapların beni dinlendirmesini istiyorum. Sanırım tatile ihtiyacım var.:)










26 Nisan 2014 Cumartesi

Pembe ve Pembe / Giydim Çıktım Part 32

 Evet bugünlerde pembe renge takmış durumdayım. Aslında eskiden hiç de hoslanmadığım bir renkti. Ama zamanla, daha iyi hissettirdiği için midir nedir sevmeye başladım. Gerçekten insanın zamanla zevk ve tercihleri değişebiliyor.


Spor Ayakkabı rahatlığını hiç bir şeye değişmem. Bir de sürekli koşuşturan bir çocuğunuz varsa spor ayakkabılar en sevdiğiniz arkadaşınız oluyor. 



Kazak: Zara
Jean: Mango
Ayakkabı : Reebok
Kolye :Bijuterici'den


25 Nisan 2014 Cuma

Kızım Yavaş! Dikkat Et! Koşma! / Bugünlerde

 Başlıktan da anlaşıldığı üzere bugünlerde bu tarz ünlemli cümleleri sıkça kullandığımı farkettim.  Aslında Alaz ile geçirdiğim günün özetini bu kelimelerle bile açıklayabilirim. "Çocuğu kendi haline bırak, koşsun, oynasın." diyebilirsiniz.  Evet bende bunu yapıyorum. Lakin bir laf vardır, "Kontrolsuz güç, güç değildir." diye. Hah benim de olayım bu noktada başlıyor.:)



Şekil A'da görüldüğü üzere Alaz hareketli bir çocuk. Oturarak bir şeylerle oynaması bile çok kısa sürüyor. Bunun yerine genelde hareket etmeyi tercih ediyor. Son zamanlarda ki en büyük olayımız bir yerlerden bir yerlere giderken koşmayı tercih etmesi. Bu durum, akabinde dikkatsizliği getiriyor. Heyecanlanıp koşarken yere düşmelerin sayısı epey arttı. Bacaklarda ufak tefek morluklar bile var ama umrunda bile değil. Açıkçası bende çok riskli olmadığı sürece müdahele etmiyorum. Eskilerin tabiriyle "düşe kalka öğrenecek."


Alaz şu anda tam 17 aylık ve heyecanla koşuşturmasının yani sıra ufak tefek isyan etme ve istediği ve kendisine yasak olan bir şey için çığlıklar atarak ağlayıp sinirlenme olayları başladı. Ne zaman bir şey için ısrar etse, tarlası yanmış çiftçi misali çömelip, yüzü koyun çığlık ata ata ağlamaya başlıyor. Açıkçası herşeyi böyle istemesinden korktuğum için bu konuda yüz vermemeye çalışıyorum.Sanırım yavaş yavaş "terrible two" dönemine girmeye başlıyoruz. 


Bunca şikayet etmeme rağmen yüzü gülüp sarıldı mı herşey bitiyor ve unutuluyor:)
Çocuk böyle bir şey işte. 







24 Nisan 2014 Perşembe

Sevgilimden Son Mektup / Jojo Moyes

 Daha önce ki postumda Jojo Moyes' ın bir başka kitabından bahsetmiştim. Madem açılışı Jojo Moyes ile yaptık. Devamında yine kendisine ait bir kitapla devam edelim.



Eğer, "Geldi bahar ayları gevşer gönül yayları " modunda iseniz veya "Şöyle kafamı dağıtacak, içinde aşk , meşk olan pembe dizi tadında bir kitap olsada okusam" diyorsanız şiddetle tavsiye ederim ki,  aradığınız bu kitapta var.

Ama,  "Yok okuduğumu düşünmeliyim,  düşündükçe okumalıyım. Okuduğum kitap bana bir şeyler katmalı ve aydınlanmalıyım " diyorsanız bekleme yapmadan uzaklaşın. 

Burda aslında kimseyi yermiyorum. Kimi zaman insan sadece iyi vakit geçirmek isteyebilir veya düşünmek bile istemeyeceği dönemler yaşayabilir. İşte o zaman bu tarz kitaplar kurtarıcı olur. 
 ( Dört gözle beklenen senelik izin geldiğinde veya çok önemli bir sınav bittiğinde insanın düşünmek bile istemeyeceği zamanlar için buna örnek olabilir.)

Şimdi gelelim, kapağı cicili bicili olan romanımıza
Aslında kitap kapağı bile nasıl bir roman olduğunu ele veriyor. Kısacası kitabın kapağı diyor ki, " Al beni! hamakta veya şezlong da uzanırken, limonatanı yudumladığın sırada hafif bir rüzgâr sana eşlik ederken oku."

Kitabın içeriğine daha detaylı olarak baktığımızda, iki farklı kadın, iki farklı zaman,  iki farklı yasak ilişki ve iki farklı aşk görüyoruz. Ve bu iki farklı kadının bir noktada hayatlarının kesiştiği ve tercihlerinin kendilerini nereye doğru sürüklediğine tanık oluyoruz.

Ayrıca kitabı okurken tarihleri okumayı atlamayın. Tarihler belirli bir sıraya göre gitmediği için romanın kahramanlarının astral seyehat yaptığını zannetmeyin. :)

Velhâsil-i Kelâm

Okuyun, iyi vakit geçirirsiniz.









22 Nisan 2014 Salı

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı


Bugün çocuklarımızın günü ve onların sevinç ve heyecanlarına ortak olma zamanı. Bütün çocukların Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Kutlu Olsun.







21 Nisan 2014 Pazartesi

Mavi Far / Ilkbahar - Yaz 2014

 Bu sezon, Marc by Marc Jacobs koleksiyonunda mavi far ile yapılan göz makyajları epey bir dikkatleri üzerine topladı. Daha önce ki yıllardan farklı olarak canlı kobalt ve elektrik mavisi tonlarına daha çok ağırlık verilmiş.



Bu trendin uygulanmasında en önemli nokta göz çevresi dışında  geriye kalan bütün makyajın naturel tonlarda olması. 


Mavi far kullanacağımız zaman pürüzsüz bir ten ve naturel dudaklar olmasına olabildiğince dikkat etmek gerekli. Böylelikle  dikkatleri gözlerde toplamış oluruz.


Açıkçası mavi far bulunan ürünler hakkında çok detaylı bir araştırma yapmadım ama Mac 'in mavi ton seçeneklerinin ve far yoğunluğunun bu konuda iyi olduğu söyleniyor. Bu konuda sizin tercih ettiğiniz bir ürün varsa paylaşmanız faydalı olacaktır. :)





18 Nisan 2014 Cuma

Pembe Ruj, Alışveriş Günlüğü Part 2

  Artık favori kırmızı rujlarımı bir müddet rafa kaldırıp, canlı ve belirgin tonlarda olan pembe rujları kullanmaya karar verdim.

 Beyaz tenli olduğum için açık ton rujlar pek hoş durmuyor. Bende koyu kumral saçlarımdan cesaret alarak daha belirgin tonda ruj kullanıyorum.

 Fotoğraftaki ruju flormar ' dan aldım. Eğer yeni bir ton deniyeceksem her zaman flormarı tercih ederim. Hem fiyat olarak uygun, hem de geniş bir renk skalası var. Aldığım bu ruj hem renk olarak hem de doku olarak beklediğimden iyi çıktı. Yapısı mat ve kolay çıkmıyor. Bugüne kadar kullandığım en iyi flormar ruju diyebilirim.




Rujun adı "Revolution Perfect Lipstick"
Renk: R12
Fiyat : 12,78 TL (Internet sitesinde % 30 indirimli fiyatı)




17 Nisan 2014 Perşembe

Sarı Günler /Giydim Çıktım Part 31

 İlkbahar ' ın gelmesiyle sarı ile barışma zamanı da geldi. Aslında sarı renkle aram pek iyi değildi. Hardal sarısı dışında da kullanmayı sevmezdim. Bunda beyaz tenli olmamın etkisi büyük. Ama bu sezon o kadar güzel sarı renkte tasarımlar gördüm ki, resmen özendim diyebilirim.


       Nisan yağmurlarına rağmen dayanamayıp açık renk giyinmeyi tercih edenlerden oldum. Artık nasıl sıkıldıysam kış havasından.:)


Kazak : Zara
Jean : Koton
Şal : Defacto


Görünmeyen

 2011 yılı yapımı bir Ali Özgentürk filmi. Film aslında oldukça başarılı bir film ama adı gibi pek görünmedi diyebiliriz. 2011 yılının en az izlenen filmi bile seçilmiş. Açıkçası insan bu duruma üzülmüyor değil. Böyle başarılı filmlerin doğru düzgün izleyiciye ulaşmadan unutulması Türk sineması açısından kötü bir şey.

 Tabi ki bende filmi vizyonda izleyemeyenlerdenim. Çünkü film yaşadığım şehre uğramadı bile. Tesadüfen Moviemax Türk'de izledim. Ama bir şekilde denk gelirse veya izleme imkanınız varsa tavsiye ederim.




Anadolu'nun bir dağ köyünde doğup, yaşayan Recep, İstanbullu ve zengin bir aileye mensup olan Ebru'ya aşık olmuştur. Ebru da hayatlarında görünen bütün zıtlıklara rağmen Recep'i sevmiştir. Evlenmeye karar veren gençleri, Recep'in ailesinin rızasını almak için çıktıkları uzun bir yolculuk beklemektedir. Onlar köyde sosyal ve ekonomik statü farklılıklarından önlerine engeller çıkacağını sansalar da bilmedikleri, görünmeyen gerçekler çok başkadır... 


Zira 1936 yılında, dönemin en parlak klasik müzik bestecilerinden olan Macar Bela Bartok, Nazilerin baskısından kaçarak, hayatını ve sanatını farklı diyarlarda sürdürmek için Türkiye'ye gelmiştir. Ebru'nun büyükbabası Erol Soykan ve Recep’in büyükbabası Ekrem Kıraç, Bartok'u yabancısı olduğu bu topraklarda misafir ederken, arkadaşlıkları ve yakınlıkları da artar. Fakat Ekrem'in faili meçhul bir şekilde öldürülmesi, köylülerin gözünde bir anda Erol'u şüpheli durumuna düşürmüştür. Yıllar sonra Ebru'nun Erol Soykan'ın torunu olduğunu öğrenen Recep'in ailesi, yeni gelini hiç de hoş karşılamayacaktır.





15 Nisan 2014 Salı

İlkbahar - Yaz 2014 / Kısa Pantolonlar

 Bu sezon yırtık jean modası kadar, kısa paça pantolonlar da oldukça sevildi. Bilekte biten bu tarz pantolonlar neredeyse her tasarımcının her markanın koleksiyonunda yerini aldı. Bununla da sınırlı kalmayıp uzun paça pantolon ve jeanlerin paçalarını kıvırarak giymek de şu anda en favori trendler arasında.

Etro

Roberto Cavalli


Alexander Wang

Aslında hepimizin de bildiği gibi bu tarz kısa pantolonlar yeni moda olmuş değil. 1950'li ve 60'lı yılların efsanevi moda ikonları sayesinde günümüzde de yerini almaya devam ediyor. Bridget Bardot ' un vahşi stili, Marilyn Monroe ' nin seksi imajı,  Audry Hepburn ' un sade ama şık görünümü ve Grace Kelly 'nin klasik ama etkileyici tarzı ile kısa pantolonlar günümüz modasına da ilham kaynağı olmaya devam ediyor.

Bridget Bardot

Audrey Hepburn

Marilyn Monroe

Grace Kelly

Kısa paça pantolonları birbirinden farklı şekillerde kombinlemek mümkün.

Net a Porter ' ın kombin örneklerinden yola çıkarak nasıl bir tarz oluşturabiliriz bir bakalım. 


Daha gösterişli bir pantolonu daha sade bir kazak veya bluz ile kombinleyip stilletolar ile tamamlayabiliriz.  


Hem gündüz hem de gece rahatlıkla kombinleyebiliriz. 


Hem maskulen hem de feminen olarak bir tarz oluşturabiliriz. 

         Peki ya ünlüler nasıl bir stil yakalamış bir göz atalım.                       


Selena Gomez, maskulen ayakkabılar ile kombinlemiş. 
Blake Lively, çiçek desenlerini tercih etmiş. 
Alessandro Ambrosia, sandaletler ile kullanmayı tercih etmiş. 



Miranda Kerr, Gywenth Paltrow ve Olivia Palermo stilletolar ile kombinlemiş. 


Jessica Alba günlük hayatta babetleri tercih etmiş.


Khloe Kardashian kısa paça tutumlar giymeyi sevenlerden. 


Victoria Beckham maskulen bir pantolonu feminen bir tarz ile birleştirmeyi uygun bulmuş. 


Reese Witherspoon aynı pantolonu iki farklı tarz da kombinlemiş. 

Sokak Modasından da bir kaç örnek vererek postumu sonlandırıyorum. 



Hadi bakalım, 
Kısa paça pantolonlar ile stil oluşturma sırası sizde.:)








11 Nisan 2014 Cuma

Oleg Cassini hayallerimizi gerçeğe dönüştürüyor

Monako Prensesi Grace Kelly, First Lady Jacqueline Kennedy, Marilyn Monroe ve pek çok ünlü stil ikonu daha... Oleg Cassini’nin tüm bu isimlere özel tasarımlar hazırladığını biliyor muydunuz? Adını moda tarihine altın harflerle yazdıran Oleg Cassini’nin 2014 koleksiyonu büyüleyici gelinlik ve göz alıcı gece elbiseleriyle hayallerimizi gerçeğe dönüştürmek için bizi bekliyor.

Büyüleyici ve romantik gelinlikler

2014 gelinleri buraya! Oleg Cassini’nin büyüleyici 2014 gelinlik koleksiyonunda dantel ağırlıklı romantik gelinlikler ön plana çıkıyor. Tül ve dantelin bir arada kullanıldığı, zarif işlemeler ve üç boyutlu çiçek aplikeler ya da minik fiyonklarla hareketlendirilen gelinlikler, gümüş ve altın işlemeli göz kamaştırıcı modeller gelin adaylarını adeta birer prensese dönüştürmek için tasarlanmış.

Göz kamaştıran gece elbiseleri

Bu sene gelin olmasanız da gideceğiniz bir düğün mutlaka vardır değil mi? :) Gelinlik koleksiyonunda olduğu gibi abiye koleksiyonunda da her detay genç kızların hayallerini gerçeğe dönüştürmek için tasarlanmış. Koleksiyonda ağırlıklı olarak tül ve şifon kumaşlar kullanılırken modeller zarif işlemeler, romantik danteller ve göz kamaştıran ışıltılar ile hareketlendirilmiş. Somon, lila, pudra pembesi, nil yeşili elbiseler romantik renkleri sevenlerin seçimi olurken; zümrüt yeşili, gece mavisi, bordo, antrasit ve gold elbiseler ise kendini gecenin tek yıldızı gibi hissetmek isteyenlerin tercihi oluyor.

Oleg Cassini Avantajları

Şıklık bir bütündür değil mi? Bu yüzden görünüşümüzün en önemli tamamlayıcılarını da unutmamak lazım. Sadece gelinlik ve abiye değil; ayakkabı, duvak, abiye takı, gelin buketi, taç, saç aksesuarları, gelin kesesi, gelin eldiveni, bolero, şal, kürk ve bekarlığa veda aksesuarları gibi ihtiyaç duyabileceğimiz her şeyi bulmak mümkün.

Ayrıca Oleg Cassini, bu koleksiyonlardan beğendiğimiz parçalara sahip olmamız için çok avantajlı imkanlar da sunuyor;

- Gelinlik, gece elbiseleri, nişan ve mezuniyet elbiselerinde %50’ye varan indirim

- Gelinlik randevusunu mağazaları arayarak ya da online randevu formunu doldurarak alan herkese anında %10 indirim

“kargobedava” alışveriş koduyla www.olegcassini.com.tr’den alışveriş yapan herkese ücretsiz kargo fırsatı

- Mağazalar ve online satış sitesinde Bonus Card’a 8 taksit fırsatı

- Online alışverişte Türkiye’nin her yerine teslimat garantisi

Siz de hayatınızın en özel gününe hazırlanırken size en yakın Oleg Cassini şubesini arayarak gelinlik randevusu alabilir ya da www.olegcassini.com.tr adresinden online randevu formunu doldurabilirsiniz.

Tüm Oleg Cassini şubeleri ve telefon numaraları ise şöyle;
Oleg Cassini Bağdat Caddesi: 0 216 385 88 99
Oleg Cassini Cevahir AVM: 0 212 380 07 77
Oleg Cassini Forum İstanbul: 0 212 640 75 14
Oleg Cassini Ankara Armada AVM: 0 312 219 20 15
Oleg Cassini Bursa Anatolium Alışveriş Merkezi: 0224 261 31 82

Bir boomads advertorial içeriğidir.

9 Nisan 2014 Çarşamba

Bir Haftasonu Ankara Havası / Bugünlerde

 Bu haftasonu Ankara'da çok sevdiğimiz arkadaşlarımızı ziyarete gittik. Uzun yıllar İstanbul'da yaşamış biri olarak farkettim ki, Ankara'da yaşayan insanlar İstanbul'da yaşayan insanlara göre daha stressiz bir hayat sürüyor. Hele ki son yıllarda kabusa dönen İstanbul trafiğini gördükçe, Ankara'nın bu konuda biraz daha şanslı olduğunu görebiliyorum.  Umarım, Ankara da İstanbul gibi kabus bir şehir haline gelmez.  Umarım İstanbul, pek çok şehrimiz için ibretlik bir örnek olur.

 Neyse, Istanbul ile ilgili üzüntü ve kaygılarımı bir kenara bırakıp asıl konumuza gelelim.

 Geçen haftasonu şansımıza çok güzeldi. Hastalıktan yeni çıkmış bünyeler olarak kendimizi apar topar Ankara'ya attık. Yeme içme, gezme tozma ve diyeti bozup vicdan azabı çekme derken,  hem bizim için hem de Alaz için güzel bir haftasonu oldu.


 Aslında yeni dişlerin çıkma zamanı geldiği için epey bir huysuzluk yaptı ama son gün artık kendini toparladı. Bu fotoğraf da diş huysuzluğu ve uykusuzluğunun bir kanıtı.




İlk defa Kuğulu Park' taki kuğuları gören Alaz, cok heyecanlandı ve pisi pisi yaparak onları çağırmaya çalıştı. (İlk yakın temasta bulunduğu hayvan kayinvalidemin kedisi olunca, onun gözünde bütün hayvanlar pisi pisi oldu diyebilirim.):)


Evet çocukların palyaçodan korktukları bir gerçek, ağlayıp huysuzlanmadan önceki ilk iki kare.:)


Sadece kuğu değil güvercinler de yakın markaja alındı. 

Alaz farklı ortamlara girdiği zaman daha çabuk büyümeye başlıyor sanki. Yeni bir şeyler keşfetmesi onu zihinsel olarak daha çok geliştiriyor.