Artık havaların güzelleştiği, içimizi ısıtan bol güneşli günleri çok özlediğimi farkettim. Her ne kadar ara ara güneş yüzünü gösterse de soğuk havaların tam anlamıyla geçtiğini söyleyemeyiz.
Herneyse, havaların durumunu bir kenara bırakıp asıl konumuza gelelim. Kalın kıyafetlerin son demlerini yaşadığı bugünlerde, oldukça eski ve vintage tadında kaşe blazer ceketimi sonunda giymeye karar verdim. Ne yalan söyleyeyim giymeseydim içimde kalırdı.
Etiketinde "Osmanbey" yazan bu ceket aslında eteği ile birlikte takım. Ama ceketini kullanmayı tercih ettim. Eski kıyafetleri değerlendirmeyi daha öncede söylediğim gibi çok seviyorum. Bunun için herhangi bir yerden gidip almıyorum. Büyüklerimiz sağolsun yıllarca gardroplarında belki anısı var diye, belki de değerli bulduğu veya sevdiği için sakladığı sonrasında da tekrar kullanılır düşüncesi ile bana verdiği kıyafetler aslında.
Artık öyle bir tüketim çılgınlığı döneminde yaşıyoruz ki, değil yıllarca saklamak sezon biter bitmez aldığımız kıyafetleri elden çıkarmaya bakıyoruz veya eskiler gibi dayanıklı olmadığı için yıpranıyor ve elden çıkarmak zorunda kalıyoruz.
Bu tüketim çılgınlığının içinde kendimi kaybetmemek için elimden geldiğince çaba sarf ediyorum.
Artık fotoğrafların netlik açısından daha iyi olacağını söyleyebilirim. Hayatımıza yeni bir fotoğraf makinesi girdiği gibi, eşim de fotoğrafçılık konusunda kendini ilerletmeye karar verdi.:) Ama ben hala poz veremiyorum ve gözlerimi kısarak bakmaya devam ediyorum.
Aksesuarlarım olmazsa olmazlarım. Onlar yokken bir eksiklik hissediyorum.
Ceket : Vintage
Tayt : Herry
Kolye : Koton ( önceki sezon)
Çizme : Trendyol
Bilezikler : Deichman (önceki sezon)
Yüzükler : Yerel bir bijuterici
0 yorum :
Yorum Gönder